Haber

TÜİK 20 Aydır Enflasyon Sepetini Açıklamıyor.

NİŞANUR YILDIRIM

TÜİK, enflasyon sepeti olarak bilinen ve 409 ürünün 20 ay boyunca aylık fiyat değişimlerini gösteren “ürün sepeti ve ortalama ürün fiyatları” tablosunu açıklamadı. TÜİK’in yargı kararına rağmen enflasyon sepeti verilerini yayınlamamakta ısrar ettiğini vurgulayan Devrimci Sendikalar Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Dilek Çerkezoğlu, “TÜİK’in bu unsurları açıklaması gerekiyor. Bunu açıkça açıklamamak, uymamak anlamına geliyor.” Yargı kararıyla TÜİK’in unsur sepetini açıklamayarak aslında enflasyonu nasıl ölçtüğünü açıklamıyor. TÜİK’in yaptığı enflasyonu eksik ve yanlış ölçerek milyonların ekmeğinin her geçen gün küçülmesine neden oluyor. Milyonların ekmeğinden çalmak. Bu kabul edilebilir bir durum değil. AKP hükümetini de TÜİK’ten elini çekmeye çağırıyoruz. “Çekiyor” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. mahkeme kararı uygulanmadı mı? DİSK’in açtığı dava çok açık. ‘Emtia fiyatlarını kamuoyuyla paylaşın’ diyor. Mahkeme bunu ‘paylaşmaya’ karar veriyor. Bunu istatistiksel bir uyumlaştırma süreciyle bağdaştırabilir miyiz? Bu bir gerçeği gizlemekle alakalıdır, “Çünkü saklanan gerçek, vatandaşa ağır bedel ödeten gerçektir. Bunun çok kolay kontrol edilmesini istemedikleri için madde sepetini yayınlamıyorlar” dedi. 2024 Ocak enflasyonu yarın sabah saat 10.00’da açıklanacak.

TÜİK, enflasyon sepeti olarak bilinen ve 409 ürünün 20 ay boyunca aylık fiyat değişimlerini gösteren “ürün sepeti ve ortalama ürün fiyatları” tablosunu açıklamadı. Enflasyon sepeti olarak bilinen bu tablo sayesinde kamuoyu hangi işin fiyatının en çok arttığını öğrenebildi. Ancak TÜİK Haziran 2022’den bu yana bu verileri kamuoyuyla paylaşmıyor.

TÜİK, 26 Mayıs 2022 tarihli açıklamasında, “TÜFE kapsamında yayınlanan detaylı tabloların sunum şekli ve içeriğine ilişkin kamuoyundan gelen eleştiriler dikkate alınarak, kullanıcıların okumasına olanak sağlayacak bazı düzenlemeler yapılacak” denildi. ve piyasadaki fiyat hareketlerini daha doğru takip etmek. Bu amaçla.” Eurostat’ın TÜFE bilgilerine ilişkin dağıtım politikası ve şeffaflık kriterleri değerlendirilerek, TÜFE kapsamında yayınlanan ve gelecekte Eurostat tarafından talep edilmeyen tabloların kaldırılmasına, aynı şekilde talep edilen yeni tabloların eklenmesine karar verilmiştir. “Konuyla ilgili karşılaştırılabilir bilgilere de yer verilecek” dedi.

TÜİK, eleman sepeti fiyatlarını açıklamama kararını ‘Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) standartlarına uyum’a dayandırmasına rağmen, üzerinden 20 ay geçmesine rağmen ne veriler kamuoyuna açıklanıyor ne de Eurostat standartlarına uyum sağlanıyor. geçti.

DİSK, enflasyon sepeti bilgisini açıklamadığı gerekçesiyle TÜİK’e dava açtı. Nisan 2023’te Ankara İdare Mahkemesi’nde açılan davayı DİSK kazandı. Davayı DİSK kazanmasına rağmen TÜİK hâlâ enflasyon sepeti verilerini açıklamıyor. 2024 Ocak enflasyonu yarın sabah saat 10.00’da açıklanacak.

DİSK Lideri Dilek Çerkezoğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe, TÜİK’in enflasyon sepeti verilerini ANKA Haber Ajansı’na açıklamamasını değerlendirdi.

DİSK Lideri İstek Çerkezoğlu, ANKA Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, TÜİK’e ürün sepeti fiyatlarını yayınlamadığı için açtığı davayı kazanmalarına rağmen, TÜİK’in bu verileri hâlâ kamuoyuna açıklamadığını anlattı:

“EMEKLİLERİN, DÜŞÜK GELİRLİLERİN VE ASGARİ BAHİSLERİN GIDA ENFLASYONUNUN YÜZDE 100’ÜN ÜZERİNDE ARTTIĞINI GÖRÜYORUZ”

“Türkiye çok yüksek bir enflasyon dönemine girdi. Özellikle son birkaç yıldır Türkiye’de enflasyonun yükselişi durdurulamıyor. TÜİK’in resmi enflasyon rakamlarına göre bile Türkiye’de enflasyon son derece yüksek. Gıda enflasyonu bu seviyede. Araştırma departmanımız DİSK-AR, gruplara göre enflasyon, gelir gruplarına göre gıda enflasyonu hesapladığımızda TÜİK’in resmi verilerine göre gıda enflasyonunun özellikle emekliler, dar gelirliler ve asgari düzeyde olduğunu görüyoruz. Ücretliler yüzde 100’ün üzerinde. Aynı zamanda genel enflasyon ile gıda enflasyonu arasındaki fark da açılıyor. Yüksek enflasyonun aslında Türkiye’de milyonların tüm ücretlerini bastırdığı, satın alma gücünün düştüğü, işçi, emekçi ve emeklilerin yok edildiği bir süreç. Yoksullukta eşitlenen bu rakamlar bize milyonlarca insanın açlığa ve yoksulluğa mahkûm olduğunu gösteriyor.

“TÜİK’İN DEVLET DİREKTİFLERİYLE ENFLASYON SAYILARINI BASTIRMASI, SADECE İSTATİSTİK BİR VERİ OLMANIN ÖTESİNDE, MİLYONLARCA MASA ÜZERİNDEKİ EKMEKLERİN HER GEÇEN GÜN DAHA FAZLA PARLAK OLMASINA NEDEN OLUYOR”

TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon verileri son derece önemli. Çünkü Türkiye’de personelin, memurların, emeklilerin, yani toplumun dörtte üçünden fazlasını maaşıyla geçindirenlerin tüm emek gelirleri TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon verilerine göre belirleniyor. Bu nedenle TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerinin reel enflasyon olması son derece önemlidir. Maalesef bu ülkede yaşayan herkes TÜİK’in yıllardır açıkladığı resmi enflasyon rakamının gerçek enflasyon olmadığını görüyor. Hepimiz her gün çarşıya, markete, bakkala gidiyoruz. Evimize elektrik ve su faturaları geliyor. Bu ülkede yaşayan milyonlar olarak her geçen gün her şeyin fiyatının arttığını, bugün aldığımızı yarın aynı fiyata alamayacağımızı görüyoruz. Dolayısıyla TÜİK’in hükümetin direktifleriyle enflasyon rakamlarını bastırması, enflasyonu olduğundan düşük tahmin etmesi, enflasyonu eksik ölçmesi sadece istatistiksel bilgi değil, aynı zamanda milyonların masasındaki ekmeğin her geçen gün küçülmesine de neden oluyor.

“TÜİK, ÜRÜN SEPETİ AÇIKLANMAMAKLA, GERÇEKTE ENFLASYONUN NASIL ÖLÇÜLDÜĞÜNÜ AÇIKLAMIYOR”

TÜİK yıllardır enflasyonu düşük ve yanlış ölçerek milyonlarca kişinin yoksullaşmasına neden oluyor. Aynı zamanda TÜİK, yaklaşık iki yıldır enflasyonu açıklarken kullandığı ürün sepetini, yani Haziran 2022’den bu yana 400’ün üzerinde ürün içeren sepeti açıklamayı bıraktı. Bunun anlamı şudur. Bu konuda araştırma yapan araştırmacılar TÜİK’in enflasyon verilerini bu enflasyon sepetindeki rakamları karşılaştırarak değerlendirirken, TÜİK’in bu enflasyon sepeti olarak bilinen madde fiyat endeksini açıklamaması nedeniyle bu karşılaştırma ve değerlendirmeyi yapmak imkansız hale geldi. Yani TÜİK madde sepetini açıklamayarak aslında enflasyonu nasıl ölçtüğünü açıklamıyor. Her gün yaşadığımız enflasyon ile TÜİK’in açıkladığı enflasyon arasındaki farkın açıldığı bu süreçte, TÜİK’in bu verilerine olan güven de giderek azalıyor. Ancak TÜİK, 100 yıla yakın geçmişi ve tecrübesiyle ülkemizin en önemli ve köklü kurumlarından biridir. TÜİK bir kamu kurumudur ve kamu hizmeti sunmaktadır. Bu nedenle verilerinin şeffaf ve doğru olması son derece önemlidir.

“TÜİK’İN YAPTIĞI ENFLASYONU YANLIŞ ÖLÇMEK, MİLYONLARCA EKMEKLERİN HER GÜN BİRAZ PARLAMASINA NEDEN OLMAKTIR”

Ama ne yazık ki TÜİK, hükümetin direktifleri ve baskıları nedeniyle enflasyonu hep eksik ölçüyor. TÜİK, Haziran 2022’den itibaren bu fiyat endeksini açıklamamaya başlayınca, biz de DİSK olarak emek örgütü olarak, emekçilerin ve emekçilerin haklarını korumak için mücadele eden bir kurum olarak, TÜİK’in bu enflasyon sepetini açıklaması için yasal süreç başlattık. Daha önce çeşitli uygulamalar yapmıştık. Bunlar reddedildi. Bunu mahkemeye, yargıya taşıdık. Ankara İdare Mahkemesi, Nisan 2023’ün başında bu verileri açıklamanın TÜİK’in görevi olduğuna karar verdi. Yani artık elimizde bir yargı kararı var. Yargı kararının ardından TÜİK’e defalarca yazdık. Bu yargı kararına dayanarak Haziran 2022’den itibaren enflasyon sepetini açıklamaları, hatta bu verileri geriye dönük olarak paylaşmaları gerektiğini söyledik. Bunu da kamuoyuyla paylaştık. TÜİK Başkanından defalarca randevu istedik. TÜİK önünde açıklamalarda bulunduk ama TÜİK yargı kararına rağmen bu konudaki fiyat endeksini açıklamamakta ısrar ediyor. Bu açıkça bir kamu kurumunun yargı kararına uymadığı anlamına gelmektedir. Üstelik bunu ‘Eurostat verilerine uygunluk’ gibi kendince açıklamaya çalıştıklarını belirten bir açıklama yaptılar. Ancak bunun gerçeklikle hiçbir ilgisi yoktur. TÜİK’in her ay başında açıkladığı enflasyon verilerinin temelini ve kaynağını oluşturan bu unsurlar sepetini açıklaması gerekiyor. Bunun açıkça açıklanmaması yargı kararına uyulmaması anlamına gelir. TÜİK’in yaptığı enflasyonu eksik ve yanlış ölçerek milyonların ekmeğinin her geçen gün küçülmesine neden olmaktır. Milyonların ekmeğini çalıyor. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.

“HÜKÜMETE ÇAĞRIMIZ TÜİK’İN ELİNİ ÇEKİN”

Tüm emek gelirlerinin TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyon verilerine göre hesaplandığı bu süreçte TÜİK ve TÜİK yöneticilerine ilk çağrımız yargı kararına uymaları ve unsur fiyat endeksini, enflasyon sepetini açıklamaları ve enflasyonu reel olarak ölçmeleridir. . Çünkü bu ülkede yaşayan 85 milyon insan, ölçtükleri ve açıkladıkları enflasyonun gerçek enflasyon olmadığını tecrübeyle görüyor. AKP hükümetine çağrımız TÜİK’ten elini çeksin. Az önce de söylediğim gibi TÜİK bu ülkenin 100 yıla yakın tecrübesi olan çok köklü bir kamu kurumudur. Bir kamu hizmeti sağlıyor. Hükümete çağrımız, TÜİK’ten elinizi çekin. TÜİK’e enflasyon verilerini ve tüm verileri doğru açıklaması yönündeki bu baskıdan vazgeçin. Bu nedenle milyonların emeğinin, ekmeğinin azalmasına, emeklerinin değersizleşmesine neden olan bu sürece artık son verilmesi çağrısında bulunuyoruz. Çünkü ölçülen enflasyon milyonların ekmeğini belirliyor. Zaten bu kadar yüksek enflasyon yaşadığımız bu dönemde TÜİK’in enflasyonu eksik ölçmesi kabul edilemez.

“HEPİMİZİN ÇALIŞARAK ÜRETECEĞİ TOPLAM DEĞER 85 MİLYON İNSANIN İNSANCA YAŞAMASINA YETERLİ OLACAK. HEM TERCİHLER DEĞİŞECEK”

DİSK olarak yaklaşık iki yıldır gelirde adalet, vergide adalet için çabalıyoruz. Çünkü bu yüksek enflasyon sürecinde her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz. Alım gücümüz her geçen gün daha da azalıyor. Başta emekli maaşları olmak üzere taban fiyatın insani düzeyde belirlenmesi gereken ve bu anlamda emekçinin, işçinin, emeklinin ve halkın ürettiğimiz değerden adil payını alabileceği bir fiyat politikasına ihtiyaç var. TÜİK’in açıkladığı gelir istatistiklerine tekrar baktığımızda Türkiye’de gelir dağılımının giderek bozulduğunu görüyoruz. Türkiye’de gelir dağılımı eşitsizliği artık bir uçurum haline geldi. Türkiye’de en güçlü yüzde 5 ile en yoksul yüzde 5 arasındaki gelir farkı 31 kata çıktı. Bu kabul edilebilir, sürdürülebilir bir durum değil. Dolayısıyla gelirde adaletin sağlanabilmesi için enflasyonun doğru ölçülmesi, taban fiyat ve emekli maaşları, kamu çalışanı ve işgücü fiyatları başta olmak üzere tüm fiyatlardaki kayıpların reel enflasyon karşısında ortadan kaldırılması ve bunların ortadan kaldırılması bir kuraldır. Milli gelirdeki artıştan paylarını alabilecekler. Yani üretimimizin maliyetini adil bir şekilde paylaşmamız ve gelirde adaleti sağlamamız bir kuraldır. Bu ülkede hepimiz çalışıyoruz, hepimiz üretiyoruz. Hepimizin çalışarak ürettiği toplam değer, 85 milyon insanın insanca yaşamasına fazlasıyla yetiyor. Tercihler değişinceye kadar. Yeter ki gelirde adalet olsun. “Alnımızın terini döktüğümüz, adil çalışarak ürettiğimiz bedeli hep birlikte paylaştığımız, geçinebildiğimiz gelirde adaletin sağlandığı, demokrasinin herkesle işlediği bir ülke için çabalamaya ve çabalamaya devam edeceğiz. kurumlarının, kurallarının olduğu, adaletin her boyutuyla sağlandığı yer.”

Çerkezoğlu, ‘TÜİK’in geçen hafta açıkladığı ‘keçelenen enflasyon’ ve ‘keçelenen enflasyon’ verilerine TÜİK Cumhurbaşkanlığı ve Bölge Müdürlüklerinde bulunan Veri Araştırma Merkezlerinden ancak gözetim altında ve ücret karşılığında ulaşılabiliyor’ sorusuna şu şekilde yanıt verdi:

“TÜİK O KADAR LEZZET BİR MEKANİZMA KURMUŞTUR ki, BU VERİLERE ULAŞMAK maalesef MÜMKÜN DEĞİL. TÜİK’İ BU VERİLERİ ŞEFFAF BİR ŞEKİLDE KAMUOYUNA AÇIKLAMAYA ÇAĞIRIYORUZ.”

Geçtiğimiz hafta TÜİK ‘algılanan enflasyon’ ifadesini kullanmış ve bu konuda da ölçüm yaptıklarını açıklamıştı. Bu elbette Türkiye’de TÜİK’in açıkladığı enflasyon ile hepimizin yaşadığı enflasyon arasındaki farkın açıldığının da itirafı. Biz de DİSK olarak bu konuyla ilgili TÜİK’e davetlerimizi ve resmi başvurularımızı yaptık. Keçe enflasyonu olarak adlandırılan bu bilginin dünyanın her yerinde olduğu gibi paylaşılması için biz de gerekli başvuruları yaptık. Ancak TÜİK o kadar karmaşık bir mekanizma kurmuş ki, bu bilgilere ulaşmak ne yazık ki mümkün değil. TÜİK’e, bu verileri diğer tüm verilerle birlikte şeffaf bir şekilde kamuoyuna açıklayarak bilim insanlarının erişimine sunması konusunda bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. TÜİK bir kamu kurumudur. TÜİK bir kamu hizmeti sunmaktadır ve bu hizmetin ve TÜİK’in sunduğu tüm bilgilerin kamuya açık ve şeffaf olması gerekmektedir. DİSK olarak, enflasyon sepetine ilişkin yargı kararına rağmen TÜİK’in başta enflasyon olmak üzere bu verileri şeffaf bir şekilde açıklamamasını kabul etmiyoruz ve yargı kararının gereğinin yerine getirilmesi, reel enflasyon ölçümü yapılması gerektiğine inanıyoruz. Enflasyonla uygulanacak gerçek bir çaba programı ve politikası. Ülkede gelirde adalet, vergide adalet ve adalet için bu çabamızı yaygınlaştırmaya kararlıyız.

“GELİRDE ADALET İÇİN VERGİDE ADALET DE OLMALIDIR”

Gelirde adaletin olması için vergide de adaletin olması gerekir. Bu nedenle vergilerde adaletin sağlanması için bir yasa tasarısı hazırladık. Meclis’e sunduk, önümüzdeki haftalarda bu tasarı yeniden Meclis’te gündeme gelecek. İş yerlerinden, tarlalara, meydanlara, Ankara’ya, Meclis’e uzanan bu çabayı yaygınlaştırmaya kararlıyız. DİSK, tüm sendikalarıyla, tüm üyelerimizle, sendikalı ve sendikasız tüm personel kardeşlerimizle birlikte vergide adalet, gelirde adalet ve ülkede adalet için bu çabayı yaygınlaştırma kararlılığındadır. Herkesi bu ülkede emeğine, ekmeğine sahip çıkmaya, bu emeği birlikte büyütmeye çağırıyoruz.

“HÜKÜMET TEMSİLCİLERİ ŞİMDİ ENFLASYONDA DÜŞÜŞÜN ANCAK 2024 YILININ İKİNCİ YARISINDA VEYA 2025 YILINDA OLABİLECEĞİNİ SÖYLÜYOR. BU YÜKSEK ENFLASYON SÜRECİNİ maalesef YAŞAMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Ocak ayı enflasyonu yarın açıklanacak. Enflasyondaki bu yükselişin devam ettiğini bir kez daha göreceğiz. Hükümetin tüm belgelerine, Orta Vadeli Programa ve 12. Kalkınma Planına baktığımızda hükümet temsilcileri enflasyondaki bu yükselişin devam edeceğini açıkça söylüyor. Artık hükümet temsilcileri de enflasyondaki düşüşün ancak 2024’ün ikinci yarısında, hatta 2025’te gerçekleşebileceğini söylüyor. Yani maalesef bu yüksek enflasyon sürecini yaşamaya devam edeceğiz. Bu, milyonlarca kişinin yoksullaşması, açlığa ve yoksulluğa mahkûm edilmesi anlamına geliyor. Personeli ve işçileri bekleyen ise bu yüksek enflasyon karşısında, özellikle taban fiyat ve emekli maaşlarında hepimizin yoksullaştığı bir süreç. Bu nedenle enflasyon tek haneye düşene kadar asgari fiyatın yılda 4 kez güncellenmesi gerektiğini söylüyoruz. Asgari fiyat başta olmak üzere tüm fiyatların reel enflasyon karşısındaki kayıplarını telafi etmesi ve milli gelirdeki artıştan nasibini alması kuraldır.

“DÜNYANIN EN ADALETSİZ VERGİ SİSTEMİ TÜRKİYE’DE. KAŞIKLA VERİLENİN ARTIK KEPÇEYLE ALINMADIĞI, KEPÇEYLE DEĞİL KEPÇEYLE ALINDIĞI BİR SÜREÇTEYİZ”

Ocak ayından itibaren emekli maaşları resmi enflasyona göre artırıldı. İşçi, memur ve BAĞ-KUR emeklileri arasındaki uçurumun giderilmesi için çeşitli adımlar atıldı. Yaklaşık 5 puan. Ama burada çok açık bir adaletsizlik var. 2008 Sayılı Kanun kapsamında emeklilik oranlarının düşürülmesi nedeniyle emekli maaşları 2008 yılından bu yana sistematik olarak azalmaktadır. AKP’nin 5510’u. Asgari emekli maaşının en azından taban fiyat düzeyine yani temel emekli maaşına yükseltilmesi gerektiğini, tüm artışların tüm emekli maaşlarına aynı oranda artırılması gerektiğini, geriye dönük bir İntibak Kanununun şart olduğunu söylüyoruz. Çünkü bu ülkede 15 milyon emekli ve hak sahibi tam anlamıyla açlıkla karşı karşıya kalıyor. Tüm emek gelirleri ciddi bir düşüş yaşıyor. Bu yüksek enflasyon karşısında işçinin, emekçinin ve halkın satın alma gücünü koruyan bir politikaya ihtiyaç var. Tabii ki adil bir vergi sistemiyle. Çünkü dünyadaki en adaletsiz vergi sistemi Türkiye’de. Kaşıkla verilenin artık kepçeyle değil kazanla alındığı bir süreçten geçiyoruz. KDV, ÖTV gibi dolaylı vergiler dahildir. Yaklaşan yerel seçimlerle birlikte bizi, personelimizi, işçilerimizi ve halkımızı çok açık bir yoksulluk bekliyor. Çünkü hükümet artık enflasyonun yüksek kalacağını kabul ediyor. Bu nedenle yapılması gereken; Enflasyonla gerçek bir mücadele. Ama aslında Türkiye’nin bir dağıtım krizi yaşadığı ve hatta TÜİK’in verilerinin de ortaya koyduğu bu süreçte, geçen hafta yayınlanan TÜİK bilgilerindeki gelir eşitsizliğinin bir boşluğa dönüştüğü; Gelirde adaleti sağlayacak politika oluşturmak. Üretime dayalı bir ekonomi politikası. Kalıcı ve garantili istihdam yaratacak bir ekonomi politikası. “Bütün bunların gerçekleşmesi için gerçek bir demokrasi, yani işçi sınıfı başta olmak üzere neyi üreteceğimize, nasıl üreteceğimize, nasıl dağıtacağımıza birlikte karar verdiğimiz gerçek bir demokrasi için mücadelemizi artırıyoruz.”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe, TÜİK’in enflasyon sepetini açıklamamasına ilişkin şunları söyledi:

“VATANDAŞIN MARUZ KALDIĞI ENFLASYON TÜİK’İN MANŞETLERİNDE YAYINLADIĞININ 2 KATINDAN FAZLA”

“TÜİK’in Türkiye’de açıkladığı enflasyon verilerine ilişkin kamuoyunda ciddi şüpheler var. Bunun inandırıcı olmadığını herkes biliyor. Markete ya da çarşıya gittiğinizde maruz kaldığınız fiyat artışı ile taşınan bilgileri karşılaştırdığınızda TÜİK tarafından manşetlerde bunun pek de yakışmadığı görülüyor.Aslında bu hafta basına TÜİK’in yaptığı araştırmaya da yansıdığı üzere “enflasyonu hissettik”… Hissetmiyoruz, bedelini ödüyoruz. fiyat. Reel enflasyon ile TÜİK’in manşette verdiği veriler arasında yüzde 100 fark var. Vatandaşın maruz kaldığı enflasyon, TÜİK’in manşette taşıdığının 2 katından fazla. Dolayısıyla açıklanan enflasyonun iki kat daha fazla olduğunu ikimiz de biliyoruz. veriler gerçeği yansıtmamaktadır ve TÜİK bu konuda kamuya açıkladığı çalışmalar nedeniyle bunu kabul etmiş görünmektedir.

“TÜİK’İN DERLEME YAPARAK ENFLASYONU HANGİ FİYATLARLA HESAPLADIĞINI ARTIK BİLMİYORUZ”

2 yıl öncesine kadar TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri aynı zamanda enflasyona dahil olan ürün sepetinde yer alan kalemlerin fiyatlarını da yayınlıyordu. Onlara bakıyorduk. Beyaz peynir ne kadar, çocuk ayakkabısı ne kadar vs. O fiyatlara bakıp karşılaştırma yapıyorduk. Ama sonra TÜİK dedi ki, ‘Eurostat’a (Avrupa İstatistik Ofisi) uygun bilgileri açıklayacağım. Şimdilik duruyorum. “Uygun bilgileri yakında açıklayacağım” dedi. Ancak aradan iki yıl geçmesine rağmen enflasyon sepetindeki kalemlerin fiyatları kamuoyuyla paylaşılmıyor. ‘Gıda fiyatları bu kadar arttı, konut kümelenmeleri ne kadar arttı bilmiyorum’ gibi manşetler veriyor. Dolayısıyla TÜİK’in hangi fiyatları derleyip enflasyonu hesapladığını artık bilmiyoruz.

“TÜİK ENFLASYON VERİLERİNİ GİZLEMEYE ÇALIŞIYOR”

DİSK’in bu konuyla ilgili açtığı bir dava vardı. Dava sonuçlanmış olmasına rağmen bu verilerin yayınlanmaması, bunun aslında bir ‘istatistiksel uyumlaştırma süreci’ sonucu değil, gerçek verileri vatandaştan saklama çabasının bir sonucu olduğu algısını ya da gerçeğini ortaya koyuyor. TÜİK enflasyon verilerini gizlemeye çalışıyor.

“TÜİK ENFLASYONU GELİR GRUPLARINA GÖRE FARKLI HESAPLAMALI”

Vatandaşın hissettiği ve maruz kaldığı enflasyonun TÜİK’in açıkladığıyla neden örtüşmediğini somut verilerle açıklayalım. TÜİK, enflasyon sepetindeki ürünleri belirli gruplar altında toplamaktadır. Gıda, barınma, ulaşım, sağlık, eğitim vb. gibi harcama grupları var: Bunların belli ağırlıkları var. TÜİK, ‘Ortalama bir ailenin harcamasının dörtte biri, yani yüzde 25,5’i gıdaya gidiyor’ diyor. Konut kümesine ne kadar gidiyor biliyor musun? Yüzde 16,62. Konut grubuna dahil olanlar; kira, doğalgaz, elektrik ve su faturaları. TÜİK aslında şunu söylüyor. ‘Vatandaşın tüketimine, gelirinin ne kadarını harcadığına baktım.’ 10 bin lira geliri olan biri için bunu hesaplarsak bunun 1662 lirasıyla kirasını, doğalgazını, su faturasını ödüyor. Paranın geri kalanını başka alanlara harcıyor. Bu gerçeklikle tutarlı mı? TÜİK’in enflasyonu gelir gruplarına göre farklı hesaplaması gerekiyor. Çünkü bugün vatandaşın gelirinin yarıdan fazlası kiraya, doğalgaza ve elektriğe gidiyor. Geri kalanı ise onları beslemeye yetiyorsa gıda giderlerine gidiyor. Yetmediği için borca ​​girmek zorunda kaldığını anlattık.

“TÜİK, ÜRÜN SEPETİ İÇİNDEKİ 406 ÜRÜNÜN ORTALAMA FİYATINI DERLEMELİ VE KAMUYUYLA PAYLAŞMALI. ‘GÖMLEĞİN FİYATI NEDİR? GERÇEKTEN BU FİYATA GÖMLEK VAR MI?’ diye sorduk. “Soruları soralım. BUNLARIN HİÇBİRİNİ SORAMADIK”

TÜİK vatandaşın reel enflasyon oranını hesaplamalı ve bunu kamuoyuyla paylaşmalıdır. Çünkü enflasyon sadece televizyonun sağ ekranında görülen bir gösterge değildir. Bu herkesin refahını doğrudan etkileyen bir şeydir. Nasıl etkiliyor? Mesela SSK ve BAĞ-KUR emekli maaşlarına zam yapılacaksa tek kriter enflasyon oranıdır. Bunu düşük beyan ederseniz enflasyon mağduru olursunuz. Kamu çalışanı ya da emekli memur için enflasyonun artı sözleşmeden kaynaklanan bir şey olduğunu söylüyorsunuz. Burada yine enflasyonu referans olarak kullanıyorsunuz. TÜİK’in kamuoyuyla paylaştığı veriler ile gerçekte derlediği veriler arasında farklılık bulunmaktadır. Kamuoyuyla paylaştıklarıyla manşet enflasyonu arasında ciddi bir sorun var. Bu durum vatandaşların yoksullaşmasına ve mağduriyetine yol açmaktadır. Bu nedenle TÜİK’in ürün sepetindeki 406 ürünün her birinin ortalama fiyatını derleyip o ürünler için hesapladığını kamuoyuyla paylaşması lazım ki biz ekonomistler ve vatandaşlar olarak TÜİK’in sayfasındaki belgelere bakabilelim. ve ‘Gömleğin fiyatı ne kadar? Gerçekten bu fiyata gömlek var mı?’ Sorusunu soralım. Bunların hiçbirini soramayız. Sadece artefakt, harcama kümelerinin ortalama verilerini bizimle paylaşıyor.

“DİSK’İN AÇTIĞI DAVA ÇOK NET. MAHKEME BUNU ‘PAYLAŞ’ KARARI. BUNUN İSTATİSTİKSEL UYGULAMA SÜRECİNE BAĞLANTISI OLABİLİR MİYİZ? BU BİR GERÇEĞİN GİZLENMESİ İLE İLGİLİDİR”

Neden 2 yıldır ortalığı bir türlü dengeleyemediler? Buradaki zorluk teknik mi yoksa yazılımla mı ilgili? Nereden geliyor? Hesaplanma şeklinden mi kaynaklanıyor? Verileri gizlemek istediler, sakladılar. Bunu bir bağlantı olarak sundular. Eğer 2 yıldır istatistiksel uyum sağlanamadıysa ve hazırlıklar yapılmadıysa bunun hesabını oradaki yöneticilerin vermesi gerekiyor. ‘Dünya 2 yılda değişiyor. ‘Veri tabanındaki verileri Avrupa istatistik standartlarına veya yayınlanma şekline dönüştüremez misiniz?’ sorusunu sormak gerekiyor. Buradaki amaç, bir programa veya bilgi yayın formatına bağlı kalmak değildir. Vatandaşların enflasyon verilerini yani TÜİK’in açıkladığı manşet enflasyon verilerini detaylı sorgulama olasılığını ortadan kaldırmak için yapıldı. Mahkeme kararı neden uygulanmıyor? DİSK’in açtığı dava çok açıktır. ‘Ürün fiyatlarını kamuoyuyla paylaşın’ diyor. Mahkeme bunun ‘paylaşılmasına’ karar veriyor. Bunu istatistiksel bir uyarlama süreciyle ilişkilendirebilir miyiz? Bu bir gerçeği saklamakla ilgili. Çünkü gizlenen gerçek, vatandaşa ağır bedel ödeten gerçektir. Maalesef bunun kolayca kontrol edilmesini istemedikleri için ürün sepetini yayınlamıyorlar.

“MERKEZ BANKASI BİLE 2027’DEN ÖNCE TÜRKİYE’DE MAKUL BİR ENFLASYON SEVİYESİNİN AZALTILMAYACAĞINI RAPORLARINA YANSITIYOR”

AKP iktidarı döneminde enflasyondan kurtulamayız. Bunun nedeni AKP’nin enflasyona neyin sebep olduğunu yanlış tanımlamasıdır. Bir sorun var ama o soruna neyin sebep olduğunu yanlış teşhis ederseniz ona yönelik uyguladığınız politikalar beklediğiniz sonuçları vermez. Teşhis yanlış. Teşhis şu: ‘Vatandaşın çok parası var. ‘Enflasyon var çünkü çok para harcıyor.’ Böylece? 10 bin liraya çıkarılan en düşük emekli maaşını alan birine soralım. ‘Bu kadar para harcayıp enflasyona mı sebep oluyorsunuz?’ Veya üst gelir grubundakilere soralım. Türkiye’de harcamaların önemli bir kısmı yüzde 20 gelir grubundaki kişiler tarafından yapılıyor. Vatandaşlar ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor. Enflasyona neyin sebep olduğunu doğru tespit edemezseniz uyguladığınız politikalar beklediğiniz sonuçları vermeyecektir. AKP iktidarında enflasyondan kurtulmamız mümkün değil. Bunu bir ekonomist olarak ya da CHP Genel Başkan Yardımcısı olarak söylediğimi sanmayın. Hatta Merkez Bankası bile Türkiye’nin 2027’den önce makul bir enflasyon seviyesine ulaşamayacağını raporlarına yansıtıyor. Bu yıl sonu için bekledikleri enflasyon bile hâlâ dünyadaki enflasyonun 10 katı. 2025’te de aynı seviyeleri koruyacak gibi görünüyor. Belirttikleri en erken tarih 2027. Ben eleştirel bir ekonomist ya da muhalefet partisi temsilcisi olarak değil, varsayımımın resmi bilgi ve beklentilerle tutarlı olduğunu belirtmek isterim. Türkiye 2027’de zaten seçim yapacak. “Sanırım Erdoğan’dan, onun ekonomi politikalarından ve bu çarpık ekonomik göstergelerden kurtulacağız.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu