Avrupa’nın Ukrayna savaşı nedeniyle alternatif enerji kaynakları arayışına girdiği bir dönemde Yunanistan’dan doğal gaz aramaya yönelik arka arda açıklamalar geliyor.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis’in mesajlarından birkaç gün sonra Enerji ve Çevre Bakanı Kostas Skrekas Perşembe günü, devlet televizyonu ERT’ye yaptığı açıklamada, ABD’li enerji devi ExxonMobil’in gemisinin halihazırda bölgede doğal gaz aramaya başladığını söyledi.
Mitsotakis, Pazartesi günü yaptığı açıklamada Girit adasının güneybatısında doğal gaz bulmaya yönelik sismik araştırmalara başlayacaklarını açıklamıştı.
Yunanistan’da doğal gaz arama faaliyetlerinin başlamasının Türkiye ile deniz yetki alanları konusunda yaşanan gerilimi yeniden artırmasından endişe ediliyor. Proje çevreci gruplar tarafından da ağır eleştirilere maruz kalıyor.
Kostas Skrekas Fotoğraf: Takis Sagias/ANE/Eurokinissi/picture alliance
“Gemi yola çıktı. Şu anda kabloları döşüyor” diyen Skrekas, “Girit’in güneybatısında var olduğunu iddia ettiğimiz rezervler ve Mora Yarımadası, madencilik kesiminin yeni bir iş alanı bulmak için son umudu olabilir. Güneydoğu Avrupa bölgesinde, bizim bölgemizde” ifadelerini kullandı. Skrekas diğer yandan, “Sondaj yapıp ne olduğunu görene kadar nitekim var mı, her şey spekülasyon düzeyinde” dedi.
Bakan Skrekas, sismik testlerin rezervlerin varlığına işaret etmesi durumunda, keşif maksatlı sondajın 2025 yılında başlayabileceğini vurguladı.
Ukrayna savaşı ve ortaya çıkan güç krizi ile birlikte değeri artan Doğu Akdeniz’deki gaz kaynakları Yunanistan ile komşusu Türkiye arasında gerilimi artırıyor.
Çevreci gruplardan eleştiri
Çevreci gruplar derin denizlerde petrol arama çalışmalarının balina ve yunus popülasyonları üzerinde “dayanılmaz” sonuçları olacağını belirtiyor. Projeyi eleştirenler ayrıca potansiyel sızıntı riski olduğunu belirterek bu projenin başarılı olması halinde iklim değişikliği krizi esnasında Yunanistan’ın fosil yakıt kullanımının artacağını belirtiyor.
Keşif için ayrılan blok, Akdeniz’in en derin sularının bulunduğu 5 bin metre derinlikteki Helenik Çukur’un bir kısmını da içeriyor. Balıkçılık, gemilerle çarpışma ve plastik kirliliği nedeniyle aslında tehdit altında bulunan bu bölge, jenerasyonu tükenmekte olan ispermeçet balinaları ve öbür deniz memelileri için hayati bir hayat alanı.
Memeliler bilhassa su altı gürültüsüne karşı hassas. Fosil yakıtlar için yapılan sismik araştırmalar tarafından üretilen ses dalgaları potansiyel yatakları bulmak için deniz tabanından sektiriliyor. Savaş gemileri tarafından kullanılan sonar sistemlerinin balinalar üzerinde ölümcül tesirleri olduğu bilinen bir gerçek; uzmanlar emsal bir tehlikenin sismik araştırmalarda da var olduğunu söz ediyor.
AP / SSB,ET
